11 Eylül 2024 Çarşamba
Anasayfa > Yazarlar > Ahmet Kandemir > Çukurova'nın Çanakkale'si Mamure, Kanlıgeçit.
Ahmet Kandemir

Çukurova'nın Çanakkale'si Mamure, Kanlıgeçit.

29.11.2018 20:19 12 14 16 18 yazdır
Yazar : Ahmet Kandemir

Çukurova'nın Çanakkale'si Mamure'dir, Kanlıgeçit'tir. Kısaca Osmaniye'dir.

Mamure nedir bilir misiniz? Mamure sadece bir istasyon değildir. Bir devrin battığı yerdir. "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." mısralarındaki topraktır, uğrunda ölen ise Şehit Kaymakam Saim Beydir.


Antep Gazi, Maraş Kahraman, Urfa Şanlı'dır. Bu illerimizin bu payeleri almasında birçok kahramanlıklar vardır. Fakat bu illerimizin dışında bu kahramanlıkların alınmasında büyük rol oynayan biri daha vardır. Oda Kaymakam Saim Beydir.

Kaymakam Saim görevini Makam odasında, meşin koltukta oturarak değil, cephede mavzer tutarak yerine getirmiştir. Çekmiştir ayağına kıl şalvarını, giymiştir sırtına abasını, asmış, boynuna dürbününü ve almıştır eline filintasını, binmiştir al atına. Mamure baskınını yapmış ve orada şehit düşmüştür. Mamure nedir Çukurovayı bu illere bağlayan tren istasyonudur. Meşhur Kanlıgeçittedir. Osmaniye ilimiz sınırları içerisindedir. Fransızların trenlerle bu illere silah ve cephane sevkiyatı bu kahraman kaymakam sayesinde yapamamıştır.


Mamure Baskınında yer alan Recep Dalkır anılarında anlatıyor; "Saim bize Fransızların kontrolünde olan istasyona karşı yaptığımız ateşi kestirdi. Düşmanla konuşmak ve anlaşmak istedi: “Ülke ente müslim” diye bağırdı. Karşıdan, “Elhamdülillah” cevabı verildi. Saim Bey ise: “Ya ahi… ene müslim taal ya ahi “dedi”. Saim Bey bu konuşmadan; düşman karakolunda bulunan Cezayirli Arap Müslümanların saf değiştireceğini umut ediyordu. Ama değiştirmediler ve oracıkta Şehit düştü Saim Bey."
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu’nun neticede 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’ni imzalama durumuna gelmesi ile, İtilaf Devletleri’ne bu büyük imparatorluğu ortadan kaldırma, yani Şark Meselesi’ni tamamen kendi istedikleri şekilde halletme fırsatını vermiş akabinde Çukurova’da İngiliz-Fransız ortak harekatı 1918 yılının Aralık ayında başlayarak, 19 Aralık günü Osmaniye ve 27 Aralık günü de Pozantı’nın işgal edilmesiyle tamamlanmıştır. Bir müddet sonra yani 15 Eylül 1919 tarihinde, gerçekleşen “Suriye İtilafnamesi” ile bölge tam bir Fransız işgaline dönüşmüştür. Bölge halkının bu işgale başından beri karşı koyması, bu yöredeki milli mukavemetin temelini oluşturmuştur.

Ayrıca bölge halkını harekete geçirecek başka sebepler de mevcuttur. Bunlardan birisi de, Fransızların silahlandırıp himaye ettiği Ermeniler yüzünden; Türklerde can, mal ve namus emniyeti diye bir şey kalmamıştır.

İşte bu durum karşısında halk, devletten beklediğini bulamamış ve nefs-i müdafaa durumuna geçerek bölgede “Çete Harbi”ni başlatmıştır. Önce ferdi, sonra kitle hareketine dönüşen bu mücadele, güneyde Milli Mukavemeti ortaya çıkarmıştır. Böylelikle bütün Çukurova’da başlayan milli direnişler, Osmaniye mıntıkasında da kendisini göstermiştir.

Bu milli direnişlerin sonucunda Bahçe ve Haruniye’de (Düziçi) yapılan savaşlar; Osmaniye’de Kovanbaşı ve Kanlı Geçit Savaşları ve Mamure Baskını adıyla önemli muharebeler cereyan etmiştir.

Fransızların Antep ve İslâhiye ile irtibatı kesmiyerek buradaki birliklerini takviye etmek, ayrıca Katma-Kilis ve Halep yollarını elde tutmak istediklerinden dolayı Osmaniye’deki demiryolu ve karayoluna hakim olma çabaları, Kuva-yı Milliye’nin Çukurova’daki kahramanca direnişleri nedeni,yle Fransa’nın buradaki bütün ümitlerini bitirmiş ve gerekli olan asker ve cephane sevkiyatlarını yapamaz hale gelmiştir. Bu nedenle Fransa, 20 Ekim 1921’de Türkiye ile Ankara İtilafnamesi’ni imzalayarak bölgeyi terk etmiştir. Bu itilafnameye göre; 5 Ocak 1922’de Adana’dan ve 7 Ocak 1922’de de Osmaniye’den çekilerek, geldikleri gibi gitmişlerdir.

Osmaniye ve civarında gerçekleşen kahramanca direnişler; Fransızların etkili bir şekilde Antep, Maraş ve Urfa civarına geçmesi engellenmiştir. Antep Gazi, Maraş Kahraman, Urfa Şanlı'dır. Bu illerimizin bu payeleri almasında bir çok kahramanlıklar vardır. Fakat bu illerimizin dışında bu kahramanlıkların alınmasında büyük rol oynayan Osmaniye ve civarında gerçekleşen kahramanca direnişlerdir. Dolayısıyla Kahraman Maraş Edeler Diyarı, Aydın Efeler Diyarı, Erzurum Dadaşlar Diyarı, Elazığ Gakgoşlar Diyarı ise Kurtuluş savaşında verdiği amansız mücadele ve şehitleriyle ve terörle mücadeleye verdiği yüzlerce Şehitle, OSMANİYE Şehitler Diyarıdır.

Antep GAZİ ise, Maraş KAHRAMAN ise, Urfa ŞANLI ise Osmaniye'de ŞEHİT'tir.

Kimdir Saim Bey İsmet İpek ağabeyimizden dinleyelim.

ŞEHİD-İ MUHTEREM; SAİM BEY

Asıl adı Saim Ruhi’dir. Babası Diyarbakırlı Şükrü Efendi, annesi İstanbullu Atiye Hanımefendidir. 1893 yılında Kozan’da dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta, Kozan Mutasarrıflığında Memur olan babasını kaybetmiştir.
İptidai (İlkokul) ve Rüştiye (Ortaokul) mekteplerini Kozan’da, İdadi (Lise)’yi Adana’da bitirmiş, baba dostu Diyarbakır/Cizreli Muhtar Fikri (Gücüm)’ün desteği ile 1910’da İstanbul Darülfünun’a (Hukuk Fakültesi) gitmiştir.
Tıbbiyelilerin kurduğu İstanbul Türk Ocağı müdavimlerindendir. Ateşli bir vatanseverdir. Darülfünun son sınıfta iken çıkan birinci dünya savaşı sebebiyle tahsilini yarım bırakıp cepheye giden gönüllülerdendir.
Yedek Subay eğitiminden sonra Erzurum/Kafkas Cephesine gönderilen Saim Bey, Kazım Karabekir Paşa’nın emrinde Alay yaveri olarak Nahcıvan’a gitmiş, başarılarından dolayı Harp Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Mondros Mütarekesi ile terhis edilen Saim, zehirli sıtma hastalığından vefat eden arkadaşı Muhittin’i Osmaniye’ye defnettikten sonra Kozan’a gitmiştir.

Halkı milli mücadeleye cesaretlendirmek için çalışan Saim Bey’i etkisizleştirmek isteyen Adana işgal Valisi Bremond’un, yüksek maaş ve Yüzbaşı rütbesi teklifini reddedince il dışına sürgün edilmiştir.
Saim Bey, sürgünü değerlendirmiş, İstanbul’a gidip son sınıf derslerini vermiş, Hukuk Fakültesini bitirmiş ve gizlice Ankara’ya gelmiştir. Saim Bey’e Yıldızeli Müddeiumumîliği, Konya/Bozkır Kaymakamlığı teklif edilmişse de kabul etmemiş, Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile Haçın Kaymakamlığına tayin edilmiştir.(2)
Haçın bir Ermeni terör merkezi ilçedir. 30.000 nüfuslu Haçın’da Müslüman sayısı 1000 kişidir. Saim Bey, Haçın’ın Gürleşen Köyüne yerleşmiştir.

Kaymakam Saim Bey, görevini Makam odasında, meşin koltukta oturarak değil, cephede mavzer tutarak yerine getirmiştir. Çekmiştir ayağına kıl şalvarını, giymiştir sırtına abasını, asmıştır boynuna dürbününü ve almıştır eline filintasını, binmiştir al atına.

Saim Bey, Tufan Paşa’nın kurduğu Kuvayımilliye teşkilatında Üsteğmen rütbesiyle müfreze komutanı olarak hizmet etmiştir.

Adana Valisi Fransız Albay Bremond Kaymakam Saim Bey’i ikaz etmek için makamına davet istemiş, Kuvayımilliyecilerle bir olursa zulme uğrayacağını, Fransız adaletine güvenirse kendisi için iyi olacağını söylemiştir.

Saim Bey’in Albay Bremond’un yüzüne karşı söylediği söz tarihe geçmiştir. “Albay! Biz vatanperverler, sizin zulmünüzden değil adaletinizden korkarız. Elinizden geldiği kadar zulüm ve işkence yapınız. Bunlar bizi ancak güçlendirir.”

Saim Bey, Mağra (Tufanbeyli) ve Haçın (Saimbeyli) kazalarının kurtarılmasında büyük kahramanlıklar göstermiştir.

Milli mücadelede; Kadirli, Kozan, Haçın düşmandan temizlenmiştir. Sıra Osmaniye’ye gelmiştir.

Saim Bey, Kesmeburun Köyü’ne gelmiş, arkadaşı Recep Dalkır’a gönderdiği 15 Kasım 1920 tarihli mektupta “İnşallah Osmaniye topraklarından gavuru kovan ilk mühim amil biz olacağız. Şehirlerde mühim noktalarda güzel Türk bayrağını çeken ve nihayete kadar yaşatan yine biz olacağız”demiştir. 
Fransızların asker ve silâh sevkiyatında demiryolunu kullanarak üstünlük sağladığını gören Saim Bey, Mamure İstasyonu'nun alınması için Güney Cephesi Komutanı Selahattin Adil Paşa’dan görev istemiştir.

Saim Bey, Osmaniye, Kadirli ve Kozan çetelerinden müfreze teşkil etmiştir.

Mamure Baskını 18 Kasım 1920 sabahı gerçekleşmiştir. Halkın “Tek Konak” dediği Mamure İstasyonuna 50 m kadar yaklaşan Saim Bey, Fransız askerleriyle beraber olan Müslümanları safına çekmek istemiş, onlara Arapça seslenmiştir;
-Ene Müslim, Ente Müslim! (Ben Müslüman’ım, sen de Müslümansın!)
İşte o an atılan bir bomba çetelerin ortasına gelmiştir. Saim Bey ağır yaralı haldedir.

Onu kucağına alan arkadaşı Recep’i düşman zanneden Saim Bey öfkelidir.

“Defol alçak! Yaralıyım diye beni teslim alacağını mı sandın?” Saim Bey Kozan Mezarlığına defnedilmiştir. Onun aziz hatırasına vefa için Haçın’a Saimbeyli denmiştir.

Arkadaşı M. Naci hatıralarında diyor ki; “Haçın’ı ıskat ettikten sonra birçok ısrarlara rağmen Kozan’da birkaç gün bile istirahatarıza göstermemiş, Mamure cephesini de deruhte etmişti. *

Merhum Saim’in karargâhı olan Araplı Karyesine müteveccihen hareket ettik. *

18 Teşrinisani 336’da Ceyhan Nehri sahilinde Hürüuşağı Karyesi civarına yetiştiğimizde müteessir birkaç köylüye tesadüf ettik. Nereden geldiklerini sorduk. Araplı’dan geldiklerini söylediler. “Kaymakam şehit oldu” cevabın verdiler. “Kaymakam” demek “Saim” demekti.

Türk gençliği için daima idamesi icap eden, çok asil bir milliyet ve vatanperverlik çığırı açan merhum Saim’in şahadeti şüphesiz ki müteessir ve dil-hun etmiştir.

Mamafih kahramanlık yolunda şehit düşenlerin hatırasını ahfadımızın dimağında yaşatmak bizlere düşen bir borçtur.
Kozan İhtiyat Zabitan Cemiyeti merhumun şahadetinden bir müddet sonra resmini taşıyan bir kart bastırmış ve üzerine şunları yazdırmıştır:

Bu genç yalnız aşk, istiklal ve milliyeti söndürülmek üzere tedip edildikten sonra hareket-i milliyenin başladığı gün bütün zincirleri kırarak, tekmil mâniaları aşarak, vatanına yetişen ve açtığı zafer kapılarından tevazu ile girip muvaffakiyetlerine 17 Kasım 1336 günü gecesi Mamure Fethi’ni de ilave ederken kucağında patlayan bir düşman bombası ile şehit düşen Saim’dir.

Vatan bir la’ne-i idbara dönmüş tüter ağlarken, Koşanlar, kurtaranlar şüphesiz şayan-ı hürmettir.

Şehid-i muhterem Saim Bey’i ve onunla birlikte şehit düşenleri rahmetle anıyoruz.

Ruhları şad olsun! 06.01.2014
İsmet İpek

Yazarın Son Yazıları
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.