EĞİTİM KAÇ AYAKLI BİR SÜREÇTİR?
LGS sonuçları açıklandıktan sonra bir fırtınadır kopmaya başladı.
Üç yüz mezun öğrenciden nitelikli okulları kazanan az sayıdaki
öğrenciler göklere çıkarılıp, methiyeler dizilirken nitelikli bir okula
yerleşemeyen yüzlerce öğrenciden hiç bahsedilmedi.
20 Fen Lisesi, 8 Sosyal Bilimler Lisesi vs.
Ya geriye kalanlar…
Eğitim hayatında klasik üçlü sac ayağı söylemi bitmiş onların yerine
okul, öğrenci, veli, sosyal çevre, teknoloji, eğitim politikaları gibi
çoklu kavramlar etkin olmaya başlamıştır. Bu kavramlar çarkın dişlileri
misali bir bütündür.
Ne kadar uyum o kadar başarı!
Ne kadar güç birliği o kadar başarı!
Okul idaresinden beklentilerimiz; koordinasyonu sağlamak, öğretmenin şevkle çalışmasının önünü açmak, çalışma barışını sağlamak, ciddiyet ve sevecenliği kurumda oluşturmak …
Öğretmenden beklentimiz; her öğrenciyi kendi kapasitesi ve yetenekleri doğrultusunda geleceğe hazırlamak…
Öğrenciden beklentimiz; kurum kültürüne uymak, öğretmenlerinin rehberliğine önem vermek, öğretmenlerinin önerilerine değer vermek, planlı çalışmak …
Veliden beklentimiz ; çocuğuna çalışma ortamını sağlamak, okulla koordineli çalışmak, çocukla sohbet etmek, ödev ve sınav sonuçlarını değerlendirebilmek, bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmek …
Açtığımız konunun muhattabı, bir köyümüzün sosyal medyasında eleştirinin ve insafsızlığın dozunu kaçıran klavye velileridir.
Biz yine de beklentileri karşılık bulmamış, çocuklarının gelecekleriyle
ilgili kaygı duyuyorlardır diye yoruyoruz. Zira bunun usulü bu üslup
değildir.
Tüm sorumlulukları yerine getirmiş, mükemmel veli edasıyla okul idaresine ve öğretmenlerine vermiş veriştirmişler!
Ben aralarından en makul paylaşımı ilginize sunuyorum.
Geçtiğimiz yıllarda Fen Liselerini kazanan öğrencileri varken, hali hazırda on beş civarında burslu öğrencileri varken çevre beldelerdeki öğrencilerin bu yılki başarılarından yola çıkarak okul idaresini ve öğretmen arkadaşlarımızı ağır bir yükün altında bırakmışlardır.
Çoğu aile babasının il dışında çalışmasını, hedefi olan öğrenci velilerinin köyden ilçeye göçünü, okul dışında kalan zamanın bağ-bahçe-hayvancılık işleriyle geçirildiğini, uygun çalışma ortamının temin edilemediğini, yeterli iş birliği ve kontrollerin yapılamadığı gerçeğini göz ardı ederek tüm mesuliyetin okula yıkılması kabul edilemez.
Bu yıl beklenen başarı gerçekleşmemiş olabilir ama seneye olacaktır.
Veliye düşen görev okuluna, öğretmenine, çocuğuna, geleceğine sahip
çıkmaktır. Birilerini eleştirmek değil, okula güç, kuvvet vermektir.
Okul idaresi görevini başındadır,
Öğretmenler okulun açılmasını heyecanla bekliyor,
Siz de okulların açılmasını aynı heyecan, aynı umut ve aynı sorumlulukla bekleyiniz.
Düziçililere yakışan sağduyulu olmaktır...
Ali TUZCU
Türk Eğitim Sen Düziçi İlçe Başkanı