20 Nisan 2024 Cumartesi
Anasayfa > HABERLER > KİŞİSEL VERİLER KULLANILARAK MESAİ TAKİBİ YAPILAMAZ

KİŞİSEL VERİLER KULLANILARAK MESAİ TAKİBİ YAPILAMAZ

11.01.2016 08:00 12 14 16 18 yazdır
Parmak izi, retina taraması, yüz, iris, avuç içi tanıma gibi biyometrik verilerin başkalarına aktarılma imkânı bulunduğundan kişilerin isteği olmaksızın mesai takibinde kullanılması yasal ve hukuki değildir.
KİŞİSEL VERİLER KULLANILARAK MESAİ TAKİBİ YAPILAMAZ

KİŞİSEL VERİLER KULLANILARAK MESAİ TAKİBİ YAPILAMAZ

 

Memurların mesai takibinin nasıl yapılacağı, kurum yöneticilerini her geçen gün yeni bir arayışa itmektedir. Parmak izi, retina taraması, yüz, iris, avuç içi tanıma gibi biyometrik veriler giriş çıkışları ve güvenliği kontrol etmek amacıyla kullanılıyor. Fakat bu biyometrik verilerin başkalarına aktarılma imkânı bulunduğundan kişilerin isteği olmaksızın mesai takibinde kullanılması yasal ve hukuki değildir.

Şöyle ki;

 

Parmak izi sadece hâkim kararıyla ve üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanık sıfatındaki kişilerden alınmaktadır. Parmak izi uygulaması Anayasa'ya ve Uluslararası sözleşmelere de aykırıdır.

"Parmak izi" kişinin vücut bütünlüğüne ilişkin ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır ve vücut bütünlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Yanı sıra bireyi belirleyebilme özelliğinden dolayı kişisel bilgi niteliğindedir.

Kişisel bilgi ise; doğrudan veya dolaylı olarak özellikle de kimlik numarası veya fiziksel, psikolojik, zihinsel, ekonomik, kültürel veya sosyal kimliğe bağlı olarak belirlenebilir veya belirlenmiş, bir gerçek kişiye ait her türlü bilgi olarak tanımlanmaktadır. "Parmak izi" de bireyin fiziksel olarak belirlenmesini sağlayan bir bilgi olması sebebiyle, kişisel bilgiler arasında yer almaktadır. Dolayısıyla elde edilen bilgi parmak izinin tamamı olmasa dahi, bireyi belirlemek için yeterli ise kişisel bilgi olarak kabul edilmektedir.

İç hukukumuzda, parmak izi alma yetkisi sadece kolluk kuvvetlerine verilmiştir. Ancak kolluk kuvvetlerinin yetkisi dahi sınırsız değildir. Bu yetki, yasanın ayrıntılı olarak çizdiği sınırlar içerisinde ve ancak belirtilen yasal şartların oluşması halinde kullanılabilmektedir.

Özel yaşamın gizliliğinin korunması, bireyin temel haklarından olması nedeniyle Anayasamızda düzenlenerek güvenceye alınmıştır.

Anayasa'nın 12. maddesindeki "Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" hükümleri,

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin "özel hayatın ve aile hayatının korunması"nı 8. maddesinde ki; "1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

 

2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir." hükümleri,

Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 17. maddesinde ki; "Hiç kimsenin özel hayatına, ailesine, evine ya da haberleşmesine keyfi ya da yasadışı olarak müdahale edilemeyeceği, hiç kimsenin şeref ve itibarına yasal olmayan tecavüzlerde bulunulamayacağı, herkesin bu gibi müdahalelere ya da tecavüzlere karşı yasalarca korunma hakkının bulunduğu" hükümleri bulunmaktadır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, AB Temel Haklar Şartı, İnsan Hakları Amerikan Sözleşmesi ve Afrika İnsan ve Halklar Hakları Şartı'nda da benzer içerikte hükümler yer almaktadır.

Yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre Parmak izi, retina taraması, yüz, iris, avuç içi tanıma gibi biyometrik verilerin mesai takibinde kullanılması yasal ve hukuki değildir.

KANUN, TÜZÜK VE YÖNETMELİK HÜKÜMLERİNE AYKIRI EMİR, YERİNE GETİRİLMEZ

 

Diğer taraftan 23.07.1965  tarihli ve  12056 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun "Devlet memurlarının görev ve sorumlulukları" başlıklı 11. maddesinde "?Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz?" hükmü mevcut olup bu hüküm uyarınca Parmak izi, retina taraması, yüz, iris, avuç içi tanıma gibi biyometrik verilerin mesai takibinde kullanılması yukarıdaki mevzuat hükümlerine aykırı olup mevzuata aykırı olarak verilen bu görevin yerine getirilme imkânı da bulunmamaktadır.

İLGİLİ YARGI KARARLARI

Ankara Valiliği İnsan Hakları Kurulu, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin çalışan personelin parmak izleri alınarak işe geliş ve gidiş kontrollerinde kullanılmasını sağlayan ''Elektronik Takip Sistemi'' uygulamasını "insan haklarına aykırı" bulmuş Kurulun 29 Aralık tarihli, 7-319 sayılı kararında, uygulamanın Anayasal normlara ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesine uygun olmadığı, bu nedenle uygulamanın hukuka uygun hale getirilmesi gerektiği görüşüne oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Danıştay Beşinci Daire Başkanlığı 2013/ 5730 E, 2013/ 9526 K sayılı kararı ve Danıştay Onikinci Daire Başkanlığı 2005/ 6811 E, 2006/ 1959 K sayılı kararında, "Anayasa'nın ve uluslararası sözleşmelerle ilgili yapılan değerlendirmelerden sonra, kişisel veri olan "parmak izinin" kamusal alanda da olsa "özel hayatın gizliliği" hakkı kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bireyin izni olmadan parmak izinin alınması uygulamasının yasal dayanağının bulunmaması, dosyadan anlaşıldığı kadarıyla bu uygulamanın idare ajanları yerine bu işi yüklenen firma çalışanlarınca yapılacak olması, toplanan verilerin ileri de başka bir şekilde kullanılmayacağına dair bir güvencenin bulunmaması" hususları sıralanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, kamusal alanda da olsa "özel yaşamın gizliliği" hakkının bulunduğu belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Peck kararında; "özel yaşama ait beklentilerin zayıf olduğu kamusal alanda sadece film alınmasının özel hayata müdahale olmadığına, ancak; bilgilerin kaydedilmesinin ve sistematik ve geçici olarak saklamanın özel hayata müdahale olduğuna, kayıtların alenileşmesinin özel hayata saygı hakkına ciddi bir müdahale olduğuna ve müdahalenin gerekliliği şartının yerine getirilmediğinden, Sözleşmenin 8. maddesinin ihlal edildiğine" karar vermiştir.

ÖSYM'nin "sınav güvenliğini sağlamak" amacıyla milyonlarca öğrencinin "parmak izi" ve "retina" örneklerini alma uygulaması yargıdan dönmüştür. 26 Eylül 2009'da yürürlüğe giren yönetmelikle ÖSYM'ye, tüm sınavlarda adayların ve görevlilerin, sınav binalarına girişlerinin parmak izi ve retina tanıma gibi yöntemlerle yapılması yetkisi verilmiş davayı görüşen Danıştay 8. Dairesi, 2013'te bu başvuruyu reddetmiş fakat İstanbul Barosu, karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na itirazında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, adayların sınav binalarına girişte parmak izi ve retina taraması ile kontrolden geçirilmesi hükmünü düzenleyen yönetmelik maddesinin yürütmesini "Anayasa'nın 12. maddesindeki "Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" hükmüne yer vererek durdurmuştur.

 Ahmet KANDEMİR

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorinin Diğer Haberleri