Düziçi Türk Eğitim-Sen İlçe yönetimi olarak düzenlediğimiz "Birlik, Beraberlik ve Tanışma" programına katılan Türk Eğitim-Sen Osmaniye Şube Başkanı Ahmet Kandemir Bey ve Yönetim Kuruluna ,TES Kadirli İlçe Başkanı Halim Hallaç Bey'e,TES Toprakkale İlçe Başkanı Hamza Kılıç Bey'e, Türk Sağlık-Sen ilçe Temsilcisi İsmet TOPAL Bey'e, Türk Diyanet Vakıf Sen İlçe Temsilcisi Malik Çapar Bey'e,Türk Büro-Sen İlçe Temsilcisi Nebi Teke Bey'e,Kur'an-ı Kerim tilaveti için Adem Gürlek Bey'e, güzel sunumları için Nurcan Toz Hanımefendiye ve Öğretmenevini bizler için hazır bulunduran Öğretmenevi Müdürü Osman İyi Bey'e çok teşekkür ederiz.
Salonumuzu dolduran her biri Kürşat, her biri Aybala olan çok değerli üyelerimiz ve misafirlerimize sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız...
Şube Başkanımız Ahmet KANDEMİR gecede yaptığı konuşmada;
Değerli
büyüklerim, aziz dava arkadaşlarım, muhterem hanımefendiler ve beyefendiler;
Geçen
hafta genel başkanımız Talip GEYLAN genel başkan yarımcılarımız ve bölge Türk Eğitim
Sen Adana, İskenderun, Hatay ve Osmaniye Şube başkanları ve yönetim kurulu
üyeleri olarak Zeytin Dalı Harekâtına ve Mehmetçiklerimize destek vermek,
incelemelerde bulunmak, sendikamızın ülke güvenliği ile ilgili konulardaki
duyarlılığını göstermek ve o bölgedeki eğitim çalışanlarıyla bir araya gelmek
için Hatay (Hassa, Kırıkhan, Reyhanlı) ve Kilis’e ziyarette bulunduk.
Kırıkhan İlçesi Güzelce Karakolun ziyaretimizde Karakol
Komutanımızın Genel Başkanımız Talip GEYLAN ile karşılaştığı anda: “Biliyoruz sizleri. Sendika isminizin
başında TÜRK var. Ziyaretiniz gücümüze güç kattı, bizlere moral verdi."
demiştir. İşte bulunduğumu nokta budur.
Türkiye
Kamu Sen; memurluğun 57. Alay’ı, Nusret Mayın Gemisi’dir. Türkiye Kamu Sen
sadece sendikal örgütlenme değil her şeyden önce bir şeref hareketidir. Türkiye Kamu Sen; gönüllerde alev alev yanan,
volkan volkan akan, bayrak bayrak dalgalanan bir sevdadır. Hakkâri’de, Kars’ta
ne dediyse Edirne’de, Artvin’de onu söyler.
Türkiye
Kamu Sen küçülmeden büyüyenlerin sendikasıdır. Sevdamız Türkiye, kavgamız ise
ekmektir. Türkiye Kamu Sen özetle Türkiye dir! Türkiye Kamu Sen Türk Dünyası'nın yüz akıdır. Bir baba için hayırlı
evlat neyse, Büyük Türkistan için de Türkiye Kamu Sen odur.
Türk Eğitim Sen ise Türkiye Kamu Sen’in ve Türk Memur
Sendikacılığının amiral gemisidir. Türk Eğitim Sen ise Türkiye Kamu Sen’in
amiral gemisidir.
Savaşa
düğün hevesi ile gidenlerin, geri dönmeyi hiç düşünmeyenlerin, namusu, şerefi
ve haysiyeti için al bayrağı kefen bilenlerin, vatan ve millet uğruna toprağa
gözünü kırpmadan düşenlerin, bayrak gönderden inmesin diye kendini siper
edenlerin adresidir Türk Eğitim Sen.
Bu
çatı altında, Menfaatleri ve korkuları için mevzi alanlara inat, Milli
değerleri ve ülkesi adına dik duruş sergileyerek beraber yürüdüğümüz her
insanın elinden öpmek bizim işin bir şereftir.
Üstte
mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, bu devlet var oldukça, sizin
gibi kendisini davasına adamış kahramanlar oldukça, Türk Eğitim Sen de var
olacaktır.
Çünkü
biliyorum ki, demir dağı eritip, çeliğe su verip, atı ehlileştirip, adım attığı
her yere medeniyeti, kültürü, mertliği, mücadeleyi, insanlığı öğreten, dost
düşman demeden karşılaştığı her toplumu cesareti, dürüstlüğü ve feraseti ile
kendisine hayran bırakan yüksek ruh, bu milletin her bir ferdinin yüreğinde ilk
günkü saflığıyla yaşamaktadır.
Biliyorum
ki, ham çarık, yün çorapla kıtalar aşan; bir çift küçükbaşın sütünü yoğurda,
yoğurdu ayrana, peynire, tereyağına döndürüp sayısız aşa çeviren; yünü keçeye,
ipliğe döndürüp, gönlünün güzelliğini, doğanın bin bir rengi ile süsleyip
üstüne geçiren; hayallerini halılara işleyip, kıl çadırı cennete çeviren ruh,
yokluğa, imkânsızlığa, zorluğa yenilmez.
Kur’an’ı
baş tacı edip, Uzak Asya’dan Avrupa içlerine kadar tüm coğrafyayı İslam’la
şereflendiren Türk milleti yok olmaz.
Türkün
ayak bastığı her bölgede silinmez izler bıraktığını, barış, kardeşlik, birlikte
yaşama ekseninde medeniyetler yükselttiğini göreceksiniz. İşte bu nedenledir
ki, bu coğrafyadan Türk adını silmeye kalkan gafiller, Türk’ü çıkardıklarında
dünyada medeniyet namına bir şey kalmayacağını dahi anlamaktan aciz,
zavallılardır.
Zor
günlerden geçiyor, bir ölüm kalım mücadelesi veriyoruz. Bu mücadelemizde,
ardına bakmadan yollara düşüp, kanayan yaralarını ay ışığıyla sararak,
hayallerini kan gölünde parlatarak, yastık diye taşlara baş koyarak bizler için
canlarını feda eden Afrin kahramanlarının aziz hatıraları önünde saygı ile
eğiliyoruz.
Sedyeyle
taşınmadan, teneşire konmadan, tabutlara girmeden, ölmeden mezara konan
yiğitlerin hatıralarına ihanet edemeyiz.
Kürşad,
Oğuz Kağan, Alparslan, Selahaddin-i Eyyubi olup haksızlığa savaş açmak; Yunus
olup, Aşık Veysel olup sevgi tohumları saçmak zorundayız.
Yörük
Ali Efe olup düşmana korku salacak, gerekirse Mustafa Kemal olup yokluklar
içinden taptaze olup yeniden yeşereceğiz.
Çağ
açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmed’in “Ya ben İstanbul’u alırım ya da
İstanbul beni” sözleriyle ifade ettiği ve gemileri karadan yürüterek hayata
geçirdiği kararlılığı ve azmi göstereceğiz.
Topkapı’dan
şehre girerken Bizans Patriğine hitaben “Ben Sultan Mehmed, sana ve
arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren ne hayatınız ve
ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.” fermanıyla ortaya
koyduğu hoşgörü ve mütevazılığı rehber edineceğiz.
Bu
milletin bir daha işgal, bölünme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
kalmaması için her türlü tedbiri almak ve uyanık olmak da hayati derecededir.
Birliğimizden, adaletten, bilimden ve ilimden ödün vermeden muasır medeniyet
yolunda kararlı bir şekilde yürümeliyiz.
Bu
noktada Güneydoğu, Fırat kalkanı ve Afrin kahramanlarını, vatan sevdalılarını,
onur, gurur ve cesaret abidelerini asla unutmayacağız.
Bir
kurtuluş savaşı veriyoruz. Tarihimize dönüp baktığımda bu savaşı cephede
kazanacağımızdan en küçük bir şüphe dahi duymuyoruz. Ancak gerçek zaferler
savaşlardan sonra kazanılır.
Yurdu
yaşatmak için can vermek kahramanlarımıza düştüyse; bu kahramanlarımızı
ölümsüzleştirmek ve emanetlerine sahip çıkmak da bizim boynumuzun borcudur.
Bu
vesileyle bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’dan başlayıp,
kanlarıyla bu topraklara Türk mührünü vuran bütün vatan evlatlarına; yok olmak
üzereyken bu millete iman ve inanç yükleyerek adeta küllerinden yeniden
doğmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına;
vatanı,
milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen tüm gazi ve
şehitlerimize minnettarız. Onların
emanetlerini kutsal bilip canımız pahasına sahip çıkacağımıza dair söz veriyoruz.
Çünkü
“Mevzu bahis vatansa gerisi
teferruattır.” ve “İnsanların
hayırlısı insanlara faydalı olandır.” Diyerek “Haksızlığın karşısında ELİF gibi dik, hakkın yanında VAV gibi
mütevazıyız.” ve her daim
milletimizin ve eğitim çalışanlarının emrindeyiz.
Milli
Kültürden ve gelenekten geldiğimiz, kimliğimi kazandığımız Ocağımızdan, Vatan
ve Millet sevdamızdan aldığımız feyz ile Üstad Nihal Atsızın ortaya koyduğu "Yufka Yüreklilerle Çetin Yolların
Aşılamayacağı" ve "Ölüm
Tasından İçilip İleriye Atıldıktan Sonra Geri Dönülmeyeceği" şuuruyla
hak bildiğimiz yolda, Milli Şairimizin uyarısı ile
KORKMA'dan, "İnsanların Hayırlı İnsanlara Faydalı Olandır"
diyerek, "Sen Yanmazsan Ben Yanmazsam Karanlıklar Nasıl Çıkar
Aydınlığa" diyerek, "Hakkın Hatırı Alidir Hiç Bir Hatıra Feda Edilemez"
diyerek hiç durmadan Haktan ve Haklılıktan aldığımız güçle; Haksızlığa karşı
dik durarak, Kimsesizin kimsesi, Çaresizin çaresi,
Mazlumun sesi olacağız.
Sözlerimi;
hayatının özetini mezar taşına “Her şeye
kadir olan Allah'a and olsun ki köle olmayacağız.” yazdırarak özetleyen
büyük dava adamı Aliya İzzetbegoviç’in şu sözüyle bitirmek istiyorum: “Şimdi gökyüzünün altındaki yerimizi alma
zamanı.”
Türk
Eğitim Sen ve Türkiye Kamu Sen Osmaniye İl Başkanı
Ahmet KANDEMİR
28.03.2018 21:25 |