Her insan bir engelli adayıdır

Unutulmamalıdır ki, her insan bir engelli adayıdır. Onları anlamak, onlarla bütünleşmek toplum kurallarının bir gereğidir.

Türk Eğitim-Sen Osmaniye İl Başkanı Ahmet KANDEMİR 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası nedeniyle bir mesaj yayınladı.

"Her insanın bir engelli adayı olduğu gerçeğini unutmadan, bu kardeşlerimizin artan sorunlarını çözmek ve taleplerini cevapsız bırakmamak için her fedakârlık yapılmalı ve her katkı verilmelidir. Kamudaki tüm engelli kadroları doldurulmalıdır." diyen Başkan Kandemir,  "Unutulmamalıdır ki, her insan bir engelli adayıdır. Onları anlamak, onlarla bütünleşmek toplum kurallarının bir gereğidir." dedi.

Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş ülkelerde nüfusun %10'nu, gelişmekte olan ülkelerde ise  %12'sini engellilerin oluşturduğunu kabul etmektedir. Ülkemizde Ulusal Engeliler Veri Tabanına kayıtlı olan özel durumlu kişilerin nüfusa oranı %12.29'dur.

Anayasa'mızın 10. maddesinde; ''Çocuklar, yaşlılar, engeliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz'', 42 inci maddesinde ise ''Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.'' hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca 5378 sayılı Engeliler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 15 inci maddesinde açıkça belirtildiği gibi; ''Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Engelli çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve engelli olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.''

Engellilerin erişilebilirlik ve fırsat eşitliği paralelinde tüm insan haklarını ve temel özgürlüklerini diğerleriyle eşit şekilde kullanması veya bunlardan yararlanmasını sağlamak üzere gerekli değişikliklerin yapılmasının devletin görevi olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinde açıkça belirtilmiştir. Engellilerin eğitim hizmetlerine, bilgiye ve iletişime erişimi, tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanması anlamına gelmektedir.

Sayıları 9 milyonu bulan engelli vatandaşlarımızı daha iyi anlamak ve onların içinde bulundukları sosyal, psikolojik ve ekonomik durumu derinden kavramak, engelli kardeşlerimizin duygu, düşünce ve dilekleri üzerinde daha fazla düşünmemizin icap ettiği bir zaman dilimi içindeyiz.

Bu itibarla engelli olmanın ne demek olduğunu, engelli kardeşlerimize uzatacağımız duygudaşlık eli marifetiyle derinlerimizde hissetmemiz mümkün olacaktır.

İster doğuştan isterse de sonradan olsun, fiziksel veya zihinsel bir engelin yol açtığı mahrumiyetleri ve sorunları en aza indirmek her şeyden önce insani sorumluluğumuzun doğal bir sonucudur.

Engelli gurubuna giren kardeşlerimizin herhangi bir eksiklik ve zayıflık hissine kapılmalarına müsaade etmeden, onları tümüyle kucaklayıp milletimizin saygın ve eşit bir ferdi olduklarını sürekli hatırlarda tutmak gerekmektedir.

Sahip olunan engel değişik neden ve olaylara bağlı olarak ortaya çıkabilecekken, bu haldeki kardeşlerimizin hayatlarını sürdürebilmeleri, ihtiyaçlarını başkalarına muhtaç olmadan karşılayabilmeleri oluşacak sosyal duyarlılık seviyesine yakından bağlıdır.

İnsan olmaktan kaynaklanan vazgeçilmez haklara ulaşılması hususunda, engelli vatandaşlarımızın karşılaştıkları zorluklar toplumsal kesimlerin temas, irtibat ve işbirliğiyle bertaraf edilecek ve bu çerçevede insanımızı tümüyle sararak çağın açmazlarına karşı koruyacaktır.

Elbette engelli kardeşlerimizin bağımsız olarak hayatlarını idame ettirebilmeleri ve günlük faaliyetlerde bulunabilmeleri için alınması gereken önlemler vardır ve bu konuda hükümet etme sorumluluğu taşıyanların bir an önce harekete geçmesinde sayısız yarar bulunacaktır.

Öncelikle engelli kardeşlerimizin işyerlerinde, konutlarında düzenlemeler yapılması; kullandıkları araç ve gerece kolay, ucuz ve çabuk erişmelerinin sağlanması hayat kalitelerine olumlu yansıyacak ve başkalarına ihtiyaç duymadan yaşayabilmelerini temin edecektir.

Ayrıca toplumsal bilinç ve bilgi düzeyinin artırılmasıyla birlikte engelli olmanın manası daha iyi anlaşılacak; yardımlaşma, dayanışma ve karşılıklı ilgi düzeyinin yükselmesiyle de engelli olmanın baskısı her açıdan hafifletilebilecektir.

Bu kapsamda Engelliler Kanununun hala beklentileri karşılayamadığı, atılan adımların ise henüz kalıcı bir neticeye ulaşamadığı ortadadır.

Engelli personel istihdamına tahsis edilmesi gereken kadroların bir çoğu tahsis edilmemiş yada boş bulunmaktadır.  Engelliler, tüm kadrolar için duyuruya çıkılarak ÖMSS sınavını kazanan tüm adayların kadroya alınmasını beklemektedir.

Devlet Memurları Kanununda engelliler için öngörülen yüzde 3'lük istihdam zorunluluğu, kamu kurumlarında engelli istihdamıyla eşitliği sağlamayı amaçlayan pozitif ayrımcı bir düzenleme olmakla birlikte, Sayın Bakanın açıklamalarından da anlaşıldığı gibi kamu kurum ve kuruluşlarında engellilerin istihdam edilmesi gereken kadroların bir kısmı boş bırakılmaktadır.

Uygulamada yüzde 3'lük engelli istihdamı oranı azami olarak algılanmakta, bu kadroların tamamı bile doldurulmamakta, binlerce engelli memur adayı atanmayı beklemektedir. Bu tablo hükümetin engelli haklarına yaklaşımının somut bir göstergesidir.

Unutulmamalıdır ki, her insan bir engelli adayıdır. Onları anlamak, onlarla bütünleşmek toplum kurallarının bir gereğidir. Ülkemizde engellilerin istihdamına gereken önem ve hassasiyetin gösterilmediği, özel sektörün yanında maalesef Kamuda da gerekli özen gösterilmemiş ve engellilere yeterli istihdam yaratılmamıştır.

Yasa gereği toplam personelin %3 ü oranında özürlü personel istihdam etme şartı olmasına rağmen, Kamuda bu sayıya ulaşmak neredeyse hayaldir.

Yaklaşık 2 milyon memurun çalıştığı Kamuda yine yaklaşık 60 bin özürlü çalıştırılması gerekirken bu sayı yeni yani ÖMSS ile bir miktar artma göstermiştir.

Engellilerin yalnızca yardımcı hizmetli, telefon operatörü, büro memuru kadrosuna atanmaları yükseköğrenim görmüş engelli bireylere yapılan bir haksızlık ve insan kaynağı israfıdır. Bu uygulamayla engellilerin meslek ve eğitim düzeylerine uygun işlerde çalışmaları ve kariyer mesleklerde rol alma imkânları bulunmamakta, zor şartlarda yükseköğrenimlerini tamamlayan engelliler, sosyal yardımlarla hayatını devam ettirmeye mahkum bırakılmaktadır.

Anayasamızın 50 inci ve 61 inci maddeleri engellilerin istihdam ve çalışma yaşamına katılımına özel bir koruma getirmiş, toplumun diğer kesimlerine göre dezavantajlı durumda olan engellilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi yönünde alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı da yine Anayasamızın 10 uncu maddesiyle güvence altına alınmıştır.

Devlet Memurları Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen %3'lük engelli istihdamı oranın azami olarak algılanmasının önüne geçilerek daha fazla sayıda engelli vatandaşımızın kamu kurum ve kuruluşlarında memur olarak istihdam edilmesinin önünün açılması, çalışan ve üreten engellilerin hak ettiği yaşam koşullarına kavuşabilmesi; yükseköğrenim gören engellilerin de kamu kurum ve kuruluşlarında meslek ve eğitim düzeylerine uygun işlerde çalışabilmeleri ve kariyer mesleklerde görev alabilmelerinin düzenlenmelidir.

Her insanın bir engelli adayı olduğu gerçeğini unutmadan, bu kardeşlerimizin artan sorunlarını çözmek ve taleplerini cevapsız bırakmamak için her fedakârlık yapılmalı ve her katkı verilmelidir. Kamudaki tüm engelli kadroları doldurulmalıdır.

Engelli tanımı başta olmak üzere; evde ve kurumda bakım şartlarının daha ileri düzeye taşınması, engelli aylığının insan onuruna yakışır bir seviyeye yükseltilmesi, engelli istihdamının bilhassa kamu kurumlarında mevcut durumun üstüne çıkarılması için gerekli girişimler gecikmeksizin yapılmalıdır.

Engelli kardeşlerimizin rahatı ve huzuru için herkes özveride bulunmalı; zorda kalan, çaresizce bekleyen, umutsuzca duran kim varsa yardım ve şefkat eli mutlaka uzatılmalıdır.

Türkiye Kamu Sen  ve Türk Eğitim Sen bu samimi niyet ve düşüncelerinden asla ödün vermeyecek; her şart altında engelli kardeşlerimizin sözcülüğünü yapmaya ve onların problemlerini kökünden bitirmek için her desteği vermeye devam edecektir.

İnsanlığımızda, maneviyatımızda, millet ve vatan sevgimizde, doğruya ve Hakk'a bağlılığımızda herhangi bir engel olmadıktan sonra, diğer tüm pürüzleri, müşkülleri Allah'ın izniyle etkisiz hale getireceğimize canı gönülden inanıyorum.

Türk Eğitim Sen Osmaniye İl Başkanı

Ahmet KANDEMİR


10.05.2021 00:01
YORUMLAR
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.